Category

Genel

Genel

Karagöz Dev Gölgesiyle 20.000 Çocuğa Ulaştı

Kökleri Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna dayanan ve kültürel mirasımızın köklü öğeleri arasında yer alan Karagöz ve Hacivat İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin ‘ Hacivat ve Karagöz Yeniden Hayat Buluyor’ isimli programları ile çocuklarla buluşuyor.

Kavuklu ile Pişekar, Aşuk ile Maşuk, İbiş ile İhtiyar ve daha birçok karakteri barındıran Geleneksel Sahne Sanatlarının başında geliyor Gölge Oyunları da. Kahramanları olan Hacivat ve Karagöz de köklü Türk kültürünün yüzyıllardan buyana günümüze getirdiği ve gelecek nesillere aktarılması gereken önemli figürlerin başında yer alıyor.

İLK GÖSTERİ ARNAVUTKÖY’DE

İBB Gençlik ve Spor Müdürlüğü de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaptırılan Spor Salonları’nın bulunduğu okullarda Hacivat ve Karagöz’ü ilk ve ortaokul öğrencileri ile buluşturuyor. “Hacivat ve Karagöz Yeniden Hayat Buluyor” programları kapsamında izleyici ile buluşan ikili, programların ilkinde Arnavutköy Sabri Akın İlkokulu’nda sahneye çıktı.

ÖĞRENCİLER HACİVAT VE KARAGÖZÜ ÇOK SEVDİ

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu önemli organizasyonunda Hacivat ve Karagöz’e ses ve hayat veren isim ise Kültür ve Turizm Bakanlığı Araştırma ve Eğitim Genel Müdürlüğüne bağlı sanatçı, Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı,  ve Hayali Suat Veral.  Suat Veral’ın ışıklı perdenin arkasından çocuklarla buluşturduğu tarihi karakterler çocuk izleyicilerden yoğun ilgi gördü. Hacivat ve Karagöz’ün sorduğu sorulara cevap vererek oyuna ortak olan çocuklar, perdenin önündeki  kadar arkasında olanları da merakla izledi.

20 NİSAN’A KADAR 30 OKULDA SAHNELENECEK

Kültürel mirasın ve folklor zenginlerinin çocuklara anlatılması ve çocukların geleneksel sahne sanatlarını izleyerek öğrenmelerine katkı sağlanması amacıyla       14 Şubat’ta başlayan programlar 20 Nisan’a kadar devam edecek. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin spor salonlarının bulunduğu 30 okulda sahnelenecek olan gölge oyunları ile Hacivat ve Karagöz’ün dışında Osmanlı Devleti’nin neredeyse köklerine uzanan diğer geleneksel sanatlara olan ilginin de artması bekleniyor.

 

https://genclikspor.ibb.istanbul/ibb-ile-karagoz-ve-hacivat-yeniden-hayat-buluyor/

 

Genel

Büyük Perdede Karagöz Keyfi

Geleneksel Türk gölge oyununun ustalarından hayali Suat Veral, oluşturduğu 1 metrelik tasvirleriyle 3 metrelik perdede Karagöz ve Hacivat’ı sahneliyor.

İzmir Uluslararası Kukla Günleri’ne katılan Suat Veral, AA muhabirine, hayali Küçük Ali’nin 1974’teki ölümünün ardından Karagöz ve Hacivat’taki ivmenin yavaşladığını ifade etti.

Yaklaşık 34 yıldır hayali olarak çalıştığını ve geleneksel Türk gölge oyunu tasvirleri ürettiğini belirten Veral, “Dünyada gölge oyunu ve kukla, ayrı bir yerde bulunuyor. Kitleler çoğalıyor, talep de artıyor. Geleneksel gölge sanatımız da bunlardan geri duracak değil. Büyük salonlarımızın olması nedeniyle büyük tasvirlere ihtiyaç duyuluyor” diye konuştu.

Suat Veral, İzmir Uluslararası Kukla Günleri için yazdığı “Karagöz Şenlikte” oyununu, yetiştirdiği “ilk kadın hayali’ olduğunu belirttiği Merve İlken ile 1 metre boyunda Karagöz tasvirleriyle sahnelediğini kaydederek, şunları söyledi:

“Eni 3 metre, yerden yüksekliği yaklaşık 2,5 metre perdede, büyük salonlarda ilk ve özel çalışmayı İzmir’de sahneliyoruz. İnanılmaz ilgi görüyoruz. Bu, gençlerimiz, toplumumuz, çocuklarımız adına önemli başlangıç olacak, Karagöz bu sayede daha çok ilerleyecek, hiçbir zaman geri kalmayacak.”

Büyük Karagöz tasvirleriyle, daha önce bir kez oyun sahnelediğini hatırlatan Veral, şöyle devam etti:

“Ama bunun farkı, artık geniş kadroyla sahnelenmesi. 20 karakter var. Mesela pilavcı, tahta bacak, çocuklar, kantocu ki eskiler bilir ama çocuklar bunu görünce ayrı mutlu oluyorlar çünkü içindeki hareketler farklılık katıyor. Laz karakterimiz var, bir de horon tepen 4’lü grup var. Bizi temsil eden kültürümüzü, 1 metrelik tasvirlerle yansıtabiliyoruz. 1 metrelik tasvirlerle oyunumuzu sahnelemeyi sürdürmek istiyoruz”

Veral, deriden oluşturulan tasvirlerin, el emeği göz nuru olduğuna değinerek, “Hissettiğimizi ve dokunduğumuzu yapıyoruz. Teknolojinin önüne geçen de bu” ifadesini kullandı.

Büyük tasvirleri, ağırlıklarına rağmen 1,5 metrelik sopalarıyla oynatan Merve İlken ile gurur duyduğunu dile getiren Veral, “İnanıyorum ki dünyada ses getirecek, geleneksel sanatımıza ayrı bir ivme kazandıracak” dedi.

“Gençler devasa tasvirlerle Karagöz’ü dünyanın her tarafında sahneleyecek”

Suat Veral, gençlerin çok yoğun ilgi göstermesine rağmen araştırma yapıp öğrenebilecekleri bir okul bulunmadığına işaret ederek, büyükşehirlerde kurulacak Karagöz müzelerinin, bu açığı kapatabileceğini ifade etti.

İmkan verilmesi durumunda gençlerin devasa tasvirlerle dünyanın her tarafında geleneksel Türk gölge oyununu sahneleyebileceğini vurgulayan Veral, “Bu sanatı, çocuklarımız ve gençlerimiz yaşatacak” diye konuştu.

Veral, 1 metrelik tasvirlerin de yer aldığı “Ustadan Çırağa Karagöz Tasvirleri” sergisinin de İzmir Resim Heykel Müzesi Kültürpark Sanat Galerisi’nde gezilebileceğini kaydetti.

“Sanatımı sevdiğim için artık bana ağır gelmiyor”

Merve İlken de 1 metrelik tasvirlerin kullanıldığı oyunda görev almaktan gurur duyduğunu vurgulayarak, şunları söyledi:

“Bir bayan olarak büyük tasvirleri birkaç dakika perdede tutmak zor olmayabilir ama bunu dakikalara yaydığınız zaman, bayan açısından güç gerektiren bir şey oluyor. Sanatımı sevdiğim için artık bana ağır gelmiyor, daha çok mutluluk veriyor.”

İşi dolayısıyla çok iyi geri dönüşler aldığını anlatan İlken, “Dünya Kadınlar Günü’nde de örnek olduğum için çok mutluyum. Bayanların el atmadığı meslek kalmadı. Bayanlar neden anne gözüyle çocuğu oynamasın, Karagöz’ü oynamasın” görüşünü dile getirdi.

12 ve 20 Mart 2015’te İzmir Sanat’ta, 13 Mart’ta Karşıyaka Çarşı Kültür Merkezi’nde sahnelenecek “Karagöz Şenlikte” oyununun konusu ise şöyle:

“Karagöz ile kadim dostu Hacivat birlikte konuşurlarken, uzaktan gelen müzik seslerini duyan Karagöz, sesin kaynağını merak eder. Bunun sebebini Hacivat’a sorar. Meydanda kocaman bir çadır kurulduğunu ve içinde eğlenceler düzenlendiğini öğrenen Karagöz, heyecanlanır ve Hacivat ile şenliğe giderler.”

aa.com.tr

Genel

Bugünün Karagöz’ü Günümüzü Anlatmalı

33 yıllık Karagöz ustası ve bugüne kadar aralarında Türkiye’nin ilk kadın Karagöz sanatçısı Merve İlken’in de bulunduğu yüzlerce talebe yetiştiren Suat Veral, sahnelediği 1 metrelik Karagöz tasvirinden sonra şimdi de 1,5 metrelik yeni dev tasviriyle Guinness’e girmeyi hedefliyor.

Pendik Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ve 52 ülkeden sanatçıların katıldığı 10. Geleneksel Sanatçılar Buluşması’nda bir araya geldiğimiz Suat Veral, Karagöz sanatının bugünün dili ve konusuyla yaygınlaşabileceğini söylüyor. Dünyanın birçok ülkesinde Karagöz oyunu sergileyen Veral, oyunda yer alan tasvirleri de bizzat kendisi yapıyor. Bugüne kadar 450 karaktere imza atan Veral’la oynattığı Karagöz’ü, yaptığı tasvirleri ve hedeflediği Guinness’i konuştuk.

Neredeyse insan ömrünün yarısı kadar bir zamandır elinizde tasvirlerle Karagöz oynatıyorsunuz. Önce neler oluyor, onu anlatın?

Geleneksel Türk Gölge Oyunu’na 33 yıldır hizmet ediyorum. Bunun eğitim ve icazet tarafı da var tabi. Karagöz, bizde aile sanatı diyebilirim. Bugünkü Türk toplumuna bu sanatı anlatmak, bu sanatı aktarmak da bizi onurlandırıyor. Çünkü bugünün gençliği, bugünün çocukları geleneksel Türk gölge oyunu kimliğinden bihaber ne yazık ki… Bunun yaşatılması, canlandırılması ve yeniden yeni kuşaklarla ilişki kuracak şekilde konumlandırılması gerekiyor. Türkiye’nin ilk kadın Karagöz’cüsü Merve İlken de yine Allah’a şükür bizden, bizim ailemizden yetişmiş oldu.

Son zamanlarda pek çok geleneksel sanata olduğu gibi Karagöz’e de ilgi arttı.

Çok doğru, ben bu sanata başladığım zaman ‘yok olmaya yüz tutmuş sanat’ olarak tanımlanıyordu. Siz de iyi biliyorsunuz özellikle bakanlık ve belediyelerin katkılarıyla yeni imkânlar üzerinden bu sanatı gösterme imkânı buluyoruz. Tabi özellikle bu sanatı önce göstermemiz gerekiyordu. Göstermeye başlayınca beraberinde ilginin ne denli yoğun olduğu da görülmüş oldu. Hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok yerinde yapılan festivallerin önemi burada bir kez daha ortaya çıkmış oluyor. Ki en azından kendi toplumumuzla birlikte kendi sanatımız olan Karagöz’ü başka toplumlara da tanıtma imkânı ve dolayısıyla yaşatma imkânı bulmuş oluyoruz.

KENDİ OYUNUNU KENDİN SAHNELE

Siz Karagöz tasvirlerinin üretimini de yapıyorsunuz…

Tabi, el emeği göz nuru olarak tasvir üretimi yapıyoruz. Deriden aslına sadık kalınarak, dün olduğu gibi aynı yöntemlerle yeniden yapılıp satılıyor. Burada asıl amacımız bu kültürün evlere taşınması. Geçmişte de geleneksel Türk gölge oyunu, hem sahnelerde hem meydanlarda oynatılırken çocuklar aynı zamanda evlerde kendi imkânlarıyla sahneyi ve tasvirleri yapıyorlardı. Biz bu geleneği yeniden canlandırıp deriden tasvirler yaparak yeniden yaşatmak istiyoruz. Sahnenin olduğu perdelerimizi yapıyoruz, gölge oyunumuzdaki tasvirleri yapıyoruz, çocuklarımızın oynayabileceği şekilde ayarlayıp, sopalarını takıyoruz. Bu da Türkiye’de bir ilk tabi…

Karagöz’ü her haneye misafir ettiriyorsunuz…

Aynen öyle. Bütünüyle oyun içinde kullanılan, gerekli olan bütün parçaları isteyen herkese temin etmiş oluyoruz. Ve üstelik belirtmek gerekir ki bu sentetik bir üretim de değil. Yüzlerce yıl önce nasıl yapılıyorsa bugün de aynen öyle yapıyoruz.

KARAGÖZ, ANADOLU’NUN KENDİSİDİR

Peki, Karagöz’ün bize söylediği nedir?

Çocuklarımıza kendimize ait bir şey katmak istiyorsak, kendimize ait bir değeri vermek ve bununla mutlu olmak istiyorsak bunun kaynağının burası olduğunu anlamamız gerekiyor. Çocuk için aynı zamanda bir araştırma safhası da doğmuş oluyor. Karagöz nedir? Karagöz’ün içinde neler var? Hacivat, Bebe Ruhi, Tuzsuz Deli Bekir kimdir? Zenne ne demektir… İşte bu tipler bizim Anadolu’dan yayılıp da kendi kimliğimizi anlatan en büyük değerleri temsil ve işaret ediyorlar. Karagöz, kendi değerlerinizi kendi yöntemlerinizle kendinize aşılayabilmenize imkân verir. İçeriği ve temayı yerli yerine oturtturduğunuz zaman açık söylüyorum mevcut çizgi filmlerden daha fazla ilgi görecek bir çerçeveye kavuşabilir Karagöz. Özellikle bugünün diliyle bugünü anlatırsanız… Bir de Karagöz’de şu tılsım vardır, hem zanaat hem de sanattır Karagöz.

Ne demek bu?

Karagöz oyununda, oyunun içinde ve tamamlayıcı tasvirlerinde Anadolu’dan bütün kesitleri görüyorsunuzdur. Karagöz ve Hacivat’ın karşısına geldiği zaman bütün şivelerde, bütün yerel deyişlerle konuşabiliyorsunuz. Ben oyunlarımda bunu kullanabiliyorum. İşte sahne, zanaat ve sanat derken bunu kastediyorum işte. Siz bunları tasarlayamazsanız, oyunu kuramazsınız. Hem oyunumuzu yazarız, hem perdemizi kurarız hem de tasvirimizi yapar ve oyunumuzu icra ederiz.

GÖLGE OYUNUMUZ HALKIN KONUSUNDAN HAREKET ETMELİ

Tasvirleri kendinizin imal ettiğini söylediniz. Nasıl yapıyorsunuz, nasıl boyuyorsunuz?

İyi tasvir yapamayan bir Karagözcü, aslında iyi bir Karagöz sanatçısı da olamaz. Çünkü sizin hayal dünyanız orada başlar. O karakterle kurduğunuz ünsiyet taa orada başlar. İlk aşamasında kalıplar vardır, ikinci aşamada deriden tasvire çizimi, üçüncü aşamada nevreganla bunları kesersiniz. En son aşamada kendi yaptığınız kökboyasıyla boyarsınız.

Tasviri, sopayı ve perdeyi veriyorsunuz. Ama metin vermiyorsunuz…

Metin vermiyoruz çünkü diyoruz ki her şeyden önemlisi Karagöz’de doğaçlama vardır. Karagöz’ü icra edecek biri için esas nokta çok sayıda oyun ve tasvir yapmaktan geçer. Zaten metinli oyunlar Karagöz’e biraz aykırı geliyor. Ama kendi yeteneklerinizi kullanarak, etrafınızda gördüğünüz detayları ve gündemin öğelerini kullanarak oyun yaparsanız size inanılmaz derecede malzeme çıkar.

Bugünün dili, bugünün araçları, bugünün konuları…

Her şey dâhil edilebilir Karagöz’e, çünkü bir halk adamı o. Haliyle her başlık onu ilgilendirecek, her başlıkla ilgili kanaati olacaktır. Karagöz, halkın konusundan hareket etmeli ki karşılık bulsun.

Karagöz dostluktur birlik ve beraberliktir

Karagöz, aynı toplum içerisindeki farklı öğelerin kültür iletişimini de sağlıyor. Yunus’un o ‘Tanış kılma’ meselesi…

Kesinlikle. Şimdi bir kere Karagöz’de dostluk bulursunuz, birlik ve beraberliği bulursunuz. Çünkü Karagöz devamlı o kendi cahil aklıyla bir şeyleri anlatırken karşısında okumuş ve kültürlü olan Hacivat’ı görür. Hacivat da şunu şöyle yap, bunu böyle yap der. Bizim toplumumuzun aynası değil midir bu? Hep bir Karagöz ve bilgili bir Hacivat vardır. Birlik ve beraberliği anlatabilmek için Karagöz’e ihtiyacımız vardır. Türkiye genelini de bıraktık coğrafyaya da açıldığımız zaman bu beraberliği ve tanış olmayı Karagöz-Hacivat ortaya koyabilir. Çünkü sahnede Karagöz’ün karşısına bir Frenk’i, bir İtalyan’ı koyabilirsiniz. 450 tane karakter yaptım ben.

Bu karakterler tarihte var olan karakterler değil mi?

Tabi ki. Ama güncel içerisinde yakalamak istediğimiz karakterleri de ekleyebiliyoruz. Aslan var mesela. Başka oyunlarda yok ama bizim oyunlarımızda var. Çünkü bugünün çocuklarıyla irtibat kurabilmek için bu gerekli.

Bu anlamda geliştirilmeli, Karagöz’le Hacivat’ın yanına yeni karakterler eklenmeli yani?

Bugünün çocuklarına Karagöz’ü anlatmanın yolu da bu zamandan başlıyor. Bu zamanın gençlerine anlatmak için onların evreninden onlara seslenmek gerekiyor. Eğer bizim derdimiz nesilden nesle bunu aktarmak ise sanatımızla bugünün konusunu birleştirmek gerekir. Zaten her yüz yılda bir Karagöz kendini yeniler.

GUINNESS’E ADAY DEV TASVİR

Bir de Karagöz Müzesi fikriniz vardı? O gerçekleşti sanırım…

Şimdi Allah’a şükürler olsun ki gerçekleştirebildik. Bugün öğrencilerimiz dahi öğrenci yetiştirmeye başladı orada. Çağlayan’da kendi atölyemizin içinde, Karagöz Okulu ve Karagöz Müzesi oluşturduk. Şimdi bugün lise ya da üniversite talebesi bir genç Karagöz üzerine bir tez hazırlamaya kalksa gidebileceği yer yok. Soracakları yer yok. Birçok üniversiteden bize gelen talepleri değerlendirip kendi atölyemizde bir Karagöz Müzesi oluşturduk. Bu bir ilktir.

Bir başka ilki de ben sorayım. Dünyada ilk kez bir metrelik dev tasvirlerle Karagöz oynatmışsınız.

Türkiye’de ve dünyada bir ilki gerçekleştirdik, doğrudur. Şimdi onu 1,5 metreye taşıdık ve Guiness’e de adayız Allah nasip ederse. 2012’de Dünya Tiyatrolar Günü’nde Ataşehir ve Fatih’te bu bir metrelik dev tasvirlerle oyun sahneledik. Bizim klasik anlamdaki perdelerimizin boyutları 1,20 ile 1,80 arasındadır. Bir metrelik tasvirlerde ise 4 metrelik bir devasa bir perde yaptık. Ona göre ev hazırladık. Bu şunun içindi, geçmişten beri Karagöz meydanlarda oynanıyordu. Biz de dedik ki madem Karagöz sanatını halkımız görmüyor, onlara gösterelim. Devasa tasvirlerle sahneye koyduk.

OYUNUMUZUN DİLİ EVRENSELDİR

Dünyada da gölge oyunu var dediniz. Bir usta olarak bizdekiyle onlardakinin arasındaki farka temas etseniz…

Bizdekiyle onların arasındaki fark şu, onların da pek çok karakteri var, fazla sayıda karakterleri olsa da onlar tek bir ses çıkarabiliyorlar. Biz de her karakterin karşılığında bir seslendirme var. Ve bunlar da acayip bir heyecan oluşturuyor. Bakın yabancı konukların yoğunlukta olduğu bir topluluğa da ben Karagöz oynadım. Dili anlamadılar ama oyun bitince çok yoğun bir şekilde alkışladılar. Perdenin arkasında kaç kişi var diye merak ettiler. Geçen Ramazan ayında Malezya’da oynadığımızda çok büyük ilgi gördük. Nasıl oluyor bu peki? Çünkü Karagöz’ün ortak bir dili vardır.

İLK KADIN SANATÇIMIZ MERVE İLKEN

Farklı karakterleri seslendirmek erkek hançeresi için belki kolaydır ama sizin için zor olmuyor mu?

Tabii ki seslendirmek epey zor oluyor. Ama şöyle düşünmek de gerekir, erkek sanatçılar yeri geldiğinde bir zenne karakterini de seslendiriyor. Birebir bir bayan sesi çıkaramıyor olabilir ama kendi sesini bayan sesine uyarlıyor. Bir bayan da aynı şekilde kendi sesini erkek sesine uyarlayabilir. Biz Ramazan’da dört senedir Sultanahmet’te oyun yaptığımızda da aynı sorular soruluyor.

yenisafak.com

Genel

Rich Culture of Turkey on Show at Festival

DOHA DOHA has seen many cultural events in the week gone by with First Turkish Festival recently ending at Katara, providing a wonderful opportunity to peep into Turkish traditions and lifestyle.

The event which was held at Katara, was opened by the Ambassador of Turkey to Qatar HE Ahmet Demirok.

A Turkish band paraded around the Katara Esplanade escorting dignitaries to the Building No 3, where the main action took place. There was an ample opportunity for visitors to indulge in Turkish traditional life, which included authentic food waiting to be tasted, typical children’s games, a display of story-telling, tradition folk arts such as shadow plays and lot of other activities to choose from.

There was also a display of rich traditional arts such as silver-making, calligraphy, carpet-weaving and lot more. Some of the arts were as old as thousands of years but carefully preserved in the hands of artisans who have received these skills as passed down to them through generations.

One such art was the art of silver, which has been preserved by the Balik family. Explaining the intricacies of the work was Istepan Balik who hailed from the city of Istanbul. According to him, they still use many motifs which have been passed on from generations and are still in demand.

Their family has received the honour of supplying the ware to many royal families of the Middle East. In addition, they have designed the trophy for the Turkish Football League. ‘It is our first time in Qatar and we are so happy to display our art to the people of Doha,  said Istepan Balik.

Another ancient art of traditional Turkish Shadow Puppetry also attracted a lot of attention of young and old alike. What is known as Karagoz is the art of puppetry, which was made popular during the reign of the Ottomans and preserved in current times by the couple Suat Veral and Merve Ilken. The duo is doing its best to preserve this ancient tradition of entertainment.

The calligraphers during the Ottoman rule received royal patronage and it developed into a style of its own during this period. Husn-I Hat, which literally translates to ‘beautiful calligraphy’, is an art of writing adhering to strict rules of aesthetics and grace and is preserved by the master calligrapher Mustafa Cemil Efe, who also gave a stunning display of his art during the festival.

Kilimworks or carpetweaving is another traditional art popular in Turkey that was displayed during the festival. The project, which was initiated to empower women in Turkey, called Hisar Anatolian Support Society or HADD, displayed the carpets made from the artisans with whom the society is working. The project aims to revive the traditional arts of dyeing wool and kilim-weaving.

archive.qatar-tribune.com

Genel

Türkiye’nin İlk Kadın Karagöz Sanatçısı

  • Sabit Yazı

Türkiye’nin önemli Karagöz ustalarından Suat Veral’ın yetiştirdiği 23 yaşındaki Merve İlken, Türkiye’nin ilk kadın Karagöz ustası olmaya hazırlanıyor. Yaklaşık 5 yıldır, Suat Veral’ın gösterilerinde “yardak” olarak çalışan İlken, bu alanda bir ilk olmanın heyecanını yaşıyor. 33 yıllık Karagöz ustası Suat Veral, AA muhabirine yaptığı açıklamada, aynı zamanda yeğeni olan Merve İlken’i, Türkiye’nin ilk kadın Karagöz ustası olması için yetiştirdiğini söyledi. Gittikleri bütün fuar, festival ve oyunlarda, İlken’in “yardak”(yardımcı) olarak görev yaptığını anlatan Veral, “Ben 33 yıldır bu sanatın içindeyim. Hiçbir zaman ‘tamam’ demedim. Onun için Merve de Ahilik geleneğinden geldiği şekilde yetişmeye devam ediyor” dedi.

Seslendirmeden dolayı Karagöz sanatçılarının bugüne kadar hep erkek olduğunu anımsatan Veral, “Evin reisi annedir. Dolayısıyla bugün genç kızlarımız, belki bir sanat ve meslek öğrenmek ya da kendilerini eğlendirmek için Karagöz sanatına eğilebilir. Kadınların bu sanat dalında da önlerini açmak gerekiyor. Belki kadınlar, Karagöz’ü çocuklarla daha iyi bütünleştirecek, bizlerden daha iyi diyalog kurabilecek. Karagöz oyununu yaygınlaştırdıkları gibi aile içinde birlik ve beraberliği de oluşturacaklar. Belki bu komşuya da yansıyacak, komşular da bu kültürden istifade edecek. Dolayısıyla, Karagöz ve Hacivat kadınlar da olabilir düşüncesinde Merve bir ilktir. Umarım Merve gibiler çoğalır” dedi.

Hayalinin, Karagöz sanatıyla ilgilenen, tasvirini yapan, oyununu oynatan, kurgulayan, perdesini kuran, seslendirmeyi yapan kişi olduğunu belirten Veral, Merve İlken’in çok küçük eksikleri dışında, hayalinin bütün hünerlerini sergileyebildiğini anlattı.

Merve İlken’in, ileride perdeye yansıtacağı gösterilerinde Karagöz ve Hacivat temasıyla ortaya çıkarak, diğer karakterleri de bir kadın sesiyle perdede oynatabileceğini söyleyen Veral, “Merve’nin eğitimi için, profesyonel sahnede oyununa ‘Zenne’ karakteriyle giriş yapıyoruz. Merve böylece, yaptığı seslendirmeyle perde hakimiyetine alışmaya başlıyor. Karagöz, takip, yoğrulma ve pişmeyle gelen bir sanat. Usta ne zaman ‘tamam’ derse, o zaman o iş olur. Merve benim yardağım olarak çalışıyor. Yardak, hayalinin yardımcısıdır, defe vurandır. Çıraklık da öyle başlar. Hayalinin yaptığı oyunun ezberi kendisinde de olur ” dedi.

 

www.aa.com.tr